Trendyol Süper Lig’in 37. haftasında Galatasaray ile Fenerbahçe derbi mücadelesinde karşı karşıya geldi. Sarı-lacivertliler, Çağlar Söyüncü’nün 71. dakikada attığı golle karşılaşmadan 1-0 galip ayrıldı ve şampiyonluk umutlarını son haftaya taşıdı.
Milliyet’in usta kalemlerinden Ercan Güven, Fenerbahçe’nin Galatasaray karşısındaki derbi zaferini kaleme alırken Mert Hakan Yandaş’a övgüler yağdırdı.
ERCAN GÜVEN – GEL DE YOLLA KARTAL’I!
Derbi değil sinir harbiydi. İşi bu hale getirip atmosferden nemalanan Fenerbahçe, günah keçisi Mert Hakan’dı. Bu derbi kazanılmışsa her Fenerbahçeli Mert Hakan’a saygı sunmak zorundadır. Tepki verdi adam.
Maçtan önce problem çıkaran, maçı daha başlamadan Fenerbahçe’yi on kişi bıraktıracak kadar geren Mert Hakan bu derbinin kahramanıdır.Tabi Galatasaray açısından olayın sanığı!
Unutmayın, bir mücadelede kimin kötü kimin etkisiz kimin yararlı olduğunu sonuçlar ve tarih gösterir. Birinin kahramanı, diğerinin hainidir.
45+dan başlayıp geri dönelim. Mert Hakan’a verilen faul kararı ve Galatasaray’ın kullandığı serbest vuruş, Arda Kardeşler, Hakem Kurulu, Futbol Federasyonu için iflasın ilanıydı. “Yesene bir gol” gibi bir girişimdi düdüklü adamdan.Biraz daha geri. Dakika 22… Hakemin henüz birinci dakikada çıkartmadığı kartının 12-22’de Djiku’ya toslamasıydı ikinci sarıdan kırmızı. Birinci palavraydı. Uzatmada verilmeyen King’in penaltısı ise kaymaklı ekmek kadayıfı ki, yabancı VAR hakemine afiyet olsun.
“Nasıl” değil “ne” olduğu önemliydi derbide. 70 dakika boyunca 10 kişi kalmış Fenerbahçe “ben buraya maçı kazanmaya geldim” dedi… Galatasaray bir puan alıp şampiyonluğu ilan etme modundaydı.
Kazanmak istemeyen, kaybeder derbide. Galibiyet on kişilik Fenerbahçe’nin onur skorudur.
Gelelim sadede…Cumhuriyetin ilk adımı, Atatürk’ün “doğum günü” ilan ettiği 19 Mayıs gibi milli manevi değerlere mazeretsiz-firesiz odaklanma umulan “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor” temalı bir ulusal bayramda, rekabetin doruk noktası derbi oynatılır mı?
Her şey bitmiş, Süper Lig’de “un elenip elek duvara asılmış” bir 19 Mayıs’ta belki!..
Ama bu derbi dün oynatılmazdı. Rekabet insanların burnundan alevlenerek çıkarken, birine sevinç, birine hüzün Allah’ın emriyken değil.İki sonuç vardı; ya bir kulüp şampiyon olup keyfini sokaklara taşıyacak, ya da diğer kulüp geride olmasına karşın hem derbiyi kazanıp hem de rakibinin şampiyonluğunu ötelemenin coşkusuyla kutlamalar yapacaktı.
Ay Yıldız’dan başka bayrağın sallanma günü müydü dün? Ulusal bayram kutlama ve törenlerinde bile “derbi bitiş saati” gözetildiği, her koşulda memleketi kulüp renklerinden birine bulayacak bu derbiyi, şayet cehalet veya öngörüsüzlük yüzünden 19 Mayıs’ta oynatmadılarsa, mutlaka ince bir mühendislik olmalı.
Neredeydi Atatürk portresi önünde üfüren, Riyad’da mangalda kül bırakmayan kulüp yöneticileri? Neden “Cumartesi-Pazartesi-Salı Vs.” olsun demediler de bayramı omuz omuza kutlamak yerine 19 Mayıs’ı kendi bayramları ilan etmek -veya ondan nemalanmak- istediler? Diğer günler çuvala mı girdi?
Ben size söyleyeyim, meşguldüler… Seçim hesapları.
Komşum, ağabeyim tarihçi Cemal Kutay’ı son ziyaret ettiğimde sandığa lanet okumuştu kendisi.
TOLGA ERSARI – DÜĞÜM SON HAFTAYA KALDI
Beklenilenin aksine temaslı, sert, agresif ve etkili bir ön alan baskısıyla başladı derbiye Fenerbahçe. Sarı- lacivertlilerin bu oyun anlayışı nedeniyle bir nevi ezberi bozulan Galatasaray, oyun kurmakta zorlandı.
Djiku’nun gördüğü kırmızı karttan sonra sahasında takım halinde kapanıp hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan sarı- lacivertliler, bu çıkışlarda etkili de oldular. Galatasaray ise bir kişi fazla oynamanın avantajını sahaya yansıtamadı. Hatta bu oyuncu fazlalığını hissettiremedi bile! Barış Alper Yılmaz’ın kafa vuruşu dışında rakip kaleyi zorlayamayan sarı- kırmızılılar, üretkenlik anlamında çok etkisiz kaldılar.
İkinci yarıda da istediklerini sahaya yansıtamadı Galatasaray. Alanları iyi daraltıp iyi savunma yapan Fenerbahçe karşısında oyunu kanatlara açamadığı gibi daha önceki maçlarda etkili olduğu ceza sahası dışı şutlarını da gerçekleştiremedi sarı- kırmızılılar ve en önemli silahları olan Icardi’yi de istediği toplarla buluşturamadılar.
Fenerbahçe’nin duran toptan Çağlar Söyüncü ile bulduğu gol sonrasındaki süreçte tüm forvetlerini sahaya sürdü Okan Buruk. Ama fazla forvetle oynamak gol atmak için yeterli olmuyor. Nitekim de öyle oldu. Okan Buruk’un kafa karışıklığı sahaya yansıdı ve kaos futbolu Galatasaray’a istediği golü getirmedi.
Cim Bom, şampiyonluk için kendisine bir puanın yeteceği derbide sezonun en kötü futbolunu oynadı. Yukarıda da belirttiğim gibi uzatmalarla birlikte yaklaşık 81 dakika rakibinden bir kişi fazla oynayan sarı- kırmızılılar, bu sayısal üstünlüklerini hissettiremediler.
Galatasaray’ın oyunundan başka derbide kötü anlamda iz bırakanlar; tribünlere oynayarak futbolda bir yerlere gelmeye çalışan Mert Hakan Yandaş, ona uyup sahaya yabancı madde yağdıran Galatasaray taraftarları ve sahadaki en zayıf halka olan hakem Arda Kardeşler’di. Djiku’ya gösterdiği ikinci sarı kartta son derece hatalı olan Arda Kardeşler, maç boyunca da kötü bir yönetim sergiledi. Fakat kendisinin hakemlik performansını düşündüğümüzde, bu durumun kimseyi şaşırttığını sanmıyorum.
Sonuç olarak; uzun süre on kişi oynayan Fenerbahçe, derbide haklı bir galibiyet aldı. Böylece şampiyonluk düğümü son haftaya kaldı. Bakalım bizi nasıl bir son bekliyor?